29 Haziran 2020 Pazartesi

Yorgun

İnsan hiç yorulur mu?
Genç kuvvetli zamanlarında
Çalışıp didinecek okuyacak. 
Sınavlardan sınavlara koşarken,
Adam olacak para kazanacak. 
Bir ev bir araba hayali
Artık neler alır hayali bilemem! 
Birde düzenbazlar ve dalkavuklar, 
Hiç yorulmadan köşeyi dönerken, 
Alkışlanacaklar yaptıkları
Buluş ve bilime hizmetleriyle. 
Parababaları ve iş adamları;
Düzenli öderken vergilerini
Bizim yoksul ve emekçi miz
Kılıç kalkan oyunayacak
Tarihin şanlı destanlarında
Geçmişin güzelliğiyle mutlu olacak... 
Adalet hep haklıdan yana işlemiştir. 
Yada güçlüden,yada yoksuldan
Ama hiç durmadan en adil şekilde.
Sorgulama ve itaat et
Mutlu olursun... 
Hayat izler bırakacak geçerken
Sinemde yaralar, 
Bu yorgunluk bu kırgınlık
Bir bakış bir akış.
Kırışıklık yüzlerde, 
Saçlar da aklar. 
Hırçın rüzgara kapılmış umutlar, 
Taştan taşa çarpmış 
Ne yol bulmuş, ne çare,.
Fukaralık ve yoksulluk
Bırakmamış peşini.. 
Yeryüzü,gökyüzüne kavuşmamış
Maviye vermiş hasretlerinin rengini, 
Gitmek istemiş uzak diyarlara
Bir başına,anlamlı yanlızlık üretmiş.
Ve kaçmış kendinden ve toplumdan
Savaşsada çok şey değişmeyecek 
Söylenenin aksine... 
Son sonunda durulmuş, yorulmuş, 
Beyni var aklı yok sevdalardan
Yıkık harabe duvarlar içinde
Kimler için tüketmiş ömrünü. 
Değmiş mi hak etmişler mi? 
Düşünceleri garip ve anlaşılmaz
Kara kitabını okurken, 
Aşkı gizli ve platonik kalmış. 
Ve üst üste gelmiş hesapsız acılar
Deli dolu gençlik yılları
Su gibi akıp geçmiş... 
Nem duvarı yıkar, keder ise insanı
Şimdi bakıp imreniyor
Dert tasa görmemiş mutlu insanlara.
Kim demiş insan yorulmaz, 
Hemde en çok insan yorulur. 

 







26 Haziran 2020 Cuma

Amansız bir zaman.

Amansız bir zamanda, 
Yakalandım sevdaya
Yaz vakti tutuldum doluya, 
En kapalı havada 
Yıldızlar döküldü başıma. 
Gece içinde,gün gibi düşlerim
Gün içinde gece gibi karanlık
Tezatlar içinde mutluluğum. 
Birazdan şafak sökecek
Gün beklediği aydınlığa kavuşacak
Sırtı ise karanlığa.
Birazdan bebek doğacak, 
Bir yaşlı hayata veda edecek
Birinde sevinç, birinde gözyaşı
Bu nasıl bir devir daim. 
Hangi bilim izah eder ki, 
Ne zaman, ne mekan
Bir yerde ekiliyor bir yerde biçiliyor... 
Doğa ve tabiat el elele, 
Süregelen varlık ve yokluk arasında
Birde av olmak var avcı olduğu müddetçe
Hissettin mi ölüm korkusunu ensende
Koşmaya başlarsın. 
Ya sırtlan dişinden ya domdom kurşundan
Birde dar ağacına yürümek var
Saati ve saniyesi belli
Zaman gelip çatı verir 
Yürürsün son isteğin sorulur. 
Bırakın gideyim demeyi ne çok istersin
Sevdiklerimle, 
Ama yok literatürde eşi ve benzeri...
Depreme, sele ve fırtınaya, 
Birde aşka... 
En bilinmez ve tarifsizi
Kürek yok Sandal da ırmağın akıntısına kapılır gibi. 
Kör kurşunlara gelir gibi;
Tutulursun... 
Hep hazırlıksız yakalanırsın, 
En amansız zamanlarda... 


















24 Haziran 2020 Çarşamba

Şair ve gece

Şair,şiirine sığınmış
Geceye sığınır gibi
Saklamış düşlerini karanlığa
Üstüne örtmüş geceyi yorgan gibi
Sessiz sakin süzülmüş
Bir tohum bırakmış toprağa,
Doğada filizlensin diye umutları,
Gelecekte yeşillenen.. 
Körpe zihinlere ışık
Düştükçe tutunacak bir dal olsun
Bilim olsun,buluş olsun;
Aşı olsun ilaç olsun. 
Sevda olsun, umut olsun,düş olsun. 
Bir nice sevda yazmak istemiş, 
Gece uzamış kelimelerde
Ne şair yorulmuş nede gece... 

Şair haykırmış geceye
Göremediği aydınlığı, 
Hiddeti ve öfkeli,. 
Hiç böyle görmemişti şairi. 
Kelimeler asansör oldu, 
Bir kartal gibi tepelere yükseldi. 
Kainatı ve evreni kuş bakışı seyretti
Aldı kalemi kağıdı
Ahenkli kelimelerle 
Dokunaklı içten samimi
Kilim dokur gibi gerger gerger
İşledi şiirini, 
Toplumun hayatın evrenin
Teline dokundu.. 

Şair mahzun ve yorgun
Gece,şaire meftun ve hayran. 
Hiç yorulmazdı oysa yazmaktan
Gece, sessizce şaire seslendi
Bu yorgunluk ve ümitsizlik
Seni tüketecek... 
Şair dürüst ve kararlı daldı, 
Gecenin hüznüde bastırdı
Efkarlandı hatta bir sigara sardı, 
O değilde dedi;
En çok dokunan şairin kalemine, 
Yüreğine ve özüne olmazki tutsaklık
Kalemine yasak konulmaz ki. 
Gece anladı sustu. 
Şair dünden beri susmuştu.
Nerde coşkulu kelimeler... 
Hey gidi günler hey. 










23 Haziran 2020 Salı

İnsan

Mucize oluşum
Tarifsiz ve anlatılmaz
Bir beden,beden içinde bir can.
En güzel sanat eseri
Yaratılış,ince detaylar
İnsan evrende, evrende insanda
Arayışta, çırpınışta. 
Hasreti yüz yıldır solmamış
Çabalamış ve didin miş. 
Deli sular gibi çağlamış ırmakta, 
Dinmemiş dindirememiş sevdasını.. 
Sabırda,sükutta,kızıl kıyamette olmuş. 
Afette görmüş kıyım katliamda
Baş eğmemiş namerde, 
İnsanlığından bi haber bozguncu tayfasına. 
İnsan içinde iki ses yükselmiş. 
Biri yalan, biri gerçek. 
Ya güçlüden ya ezilenden olacaksın
Ya mazlumdan ya zalimden, 
Eğil dinle yüreğinin sesini... 
Dinle çocuğun annesini arayışındaki;
Sade masum tarafsız hakikatini.
Yada taraf ol güçlüden yana, 
Sessiz sessiz haksizliğa,
kuvvet o yanda çünkü,, 
En büyük erdem yanlışa yanliş demekmiş...
Rengi, dili veya görünüşümü insandı
Sevgisi merhameti yada düşüncesimi. 
Bir sürü yasalar var dünya üstünde
Bir sürü ön yargılı zihinler. 
Yıkılmaz tabular var, değişmez. 
Ya çark olursun devrana
Yada çark öğütür isimsiz kahraman olursun.
Bir taş atınca göle, taşın ağırlığınca
Halka halka dizilir 
Fikir olur düşünce olur
Her insanın birikimi ve tecrübesi kadar
Birde okyanus dalgaları gibi 
Sonsuz engin düşünceler vardır 
Ya velidir, ya delidir, yada şair... 

İnsan;
Karmaşık,tuhaf ve çözülmez
Bir okadar sade, basit ve çaresiz.. 
Olmayan zamanı icat etmiş
İsimler bulmuş günler,aylar
Kendi kendini yok eden hücreler
Yavaş yavaş ölen düşünceler gibi, 
Zaman demiş,yaşlılık demiş.. 
İnsanın en deli çağı
Bıçak sırtında yürürken
En bencil yaratıktır insan. 
Gün gelir muhakeme eder kendini
Sevdikleri ve yakınlarıyla
Bir tek kendine odaklıdır çünkü.
Hep içinde bir ses
Hep en iyi bilenin kendisi olduğunu saklar.
Beynin mi egonun mu oyunu
Buzullarda kalmış insanın görünmez
Saklı yüzleri.
Bir tarafı iyilik bir tarafı kötülük
Bir yanı et ve kemik diğer yanı ruh
İnanılmaz kaynaşma. 
Okadar alışmış okadar yurt edinmiş
Ruhun giysisi olmuş beden. 
Belkide ölüm ayırıyor bu dostluğu
Hayatta tattığımız en acı gerçek
Kaçınılmaz son, kıyamet.
Bunun üstüne;
Ne aşk acısı kalır geride 
Ne mutluluktan yarattığımız acılar
Unutulur kaybolur ölümün soğuk sessizliğinde. 
İnsan;
Değermiydi düşündünmü... 
Kalp kırmaya, 
Saltanat sevdasına
Toprak sevdasına, 
Kana kan dişe diş
Ölümüne savaşlara... 


 



19 Haziran 2020 Cuma

Gül ve bülbül.

Gül,bülbülün içinde. 
Bülbül dertli başını, 
Aşık başını avutmak için
Öterken dertli dertli.. 

Gül güzellik sarhoşu
Kan kırmızı rengi 
Gelip geçenin hayran bakışı
Kendini beğenmiş ukala tavrı. 

Bülbül güle ulaşmak için
Dikenli sarmaşıkta kanattı ayağını, 
Konunca güle kan bulaştı yaprağa
Güzelliğimi kirlettin dedi bülbüle. 

Oysa bülbül aşkından fark etmemişti
Özür diledi gülden
İtiraf etti aşkını
Gül ben daha iyilerine layığım dedi. 

Bülbül gökyüzünde süzülüp 
Savurabilirdi yüreğini
Gök mavisinde özgürlüğe
Güle tutsak olmasaydı. 

Bülbül güle seninle ölebilirim
Aşkımız destan olabilir dedi
Gül güzelliğine güvendi
Birgün solacağından habersiz. 

Gül kaçtı bülbül kovaladı
Gülün aklını çelmeye çalıştı
Gülün aklı beş karış havadaydı
Taki birgün dalından kopana dek

Gül gün ve gün soldu
Bülbül de onla, soluyordu
Gül canlansın diye neşeli öttü
Gül anladı gerçek seveni

Artık çok geçti gül yalan oldu
Bülbül ise divane
Gül bülbül aşkı dillere destan
Hiç beraber olamadılar zaten

Bülbülü sahibi altın kafese koydu
Unutsun aşkını neşelensin
Ama yine dertli dertli öttü
Aklından çıkmayan gülüne... 









Kalmasın.

Kendi kendime yaşarken, 
Aklım sende kalmasın. 
Bedenimde ağrı, ruhumda sızı
Dilimde isyan,gönlümde hüsran,kalmasın. 
İnsan olmaya geldiysek hayatta;
Eksikliklerim olmamışlıklarım kalmasın. 

Kibir benlik görünmez ateş
Kıskançlık ve aç gözlülük kalmasın. 
Tepeden bakarken beni ademe
Kendimi beğenmişlik,hor görme kalmasın. 
Ateşi aşkına yanarken 
Söylenmemiş tek bir söz kalmasın. 

Bir benmi düçar oldum mazharı sırrına
Cümle alem;kurt,kuş hayran olmayan kalmasın. 
Açılsın kapılar çözülsün perde 
Esrarı hakikati görmeyen kalmasın. 
Ciğerler püryan olsun firkati hasretten
Kul hakkı yetim hakkı yiyen kalmasın. 

Bu diyarı gurbetten giderken
Son nefesim senden ayrı kalmasın. 
Bir baki diyara ulaşınca
Seni görmeyen gözüm kalmasın. 
Cümle cihan konuşurken heybeden, 
Hakikatler sözde kalmasın. 



17 Haziran 2020 Çarşamba

Bir ileri iki geri,.

Bir ileri,iki geri. 
Kainat ve kısır döngü. 
Nerde duruyoruz
Nereye ulaştık
Nereye gidiyoruz.. 
Sorgular var hesaplar
Yasaklı, acımasız. 
Olmasa dediklerim 
Biri biri ardında... 

Bir ileri iki geri, 
Sanane onlardan
Mazlumsa ezilmişse
Farklı bir coğrafyada
Gün gelir ısırmaz dediğin
Yılan, senide ısırır
O zaman anlarsın. 
Sanane,banane, ondan, bundan
Deyip geçerler... 

Bir ileri iki geri
Muasır medeniyetler
Huzur barış kardeşlik
İlla adalet illa adalet
Sloganlardamı yaşamak
Sorma hepsi rüya
Su ve sabun orda
İster dokun
İster dokunma! 

Bir ileri iki geri. 
Bir yer bir bakar
Kıyamet kopmadı daha
Nazım dedi;
"Sen yanmazsan ben yanmazsam
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa"
Onlar yandı... 
Yanan yandığıyla kaldı, 
Yine her yer karanlıkta. 

Bir ileri iki geri... 
Ne çok aldandık
İntizar hasret
Sökmeyen şafaklarda
Uzak diyarlarda
Ne sen beni gördün 
Ne ben seni. 
Bunca mektup ve şiir
Bir düşün ya görseydik.

Bir ileri iki geri
Ey gecenin sahibi
Yer gök Evren sahibi
Dönüşümüz sanadır
Azamet inde hoş
Lütfun daha hoş
Ne varsa sende var... 
Biz insanlar ise;
Bir ileri iki geri.




15 Haziran 2020 Pazartesi

Tercih

Işığın, sesin ve bakışın
Büyüsüne kapılıp süzülen bir damla
Ahenkle dans ederken 
Yıllar yıllar önce gençtim
En deli çağımda
Ömrümün taze baharında
Çırpınıp kanat çırparak gökyüzüne
Savurdum yüreğimi sonsuza
Hiç tutsak olmadan 
Umutlar düşler kurdum bir zamanlar
Bir sahil kasabasında 
Gökyüzü deniz ve ben.
 
Gökyüzünde karanlık bulutlar belirdi
Çöktü düşlerimin üstüne
Bir seçim yapmak lazımdı.. 
Ya bağlayacaktım yüreğimi 
Ya uçup gidecektim..
Tercih ve seçim zamanıydı
Kainat suskun kainat sessizdi
Mutluluk hayellerimdeyi biliyorum...
Bir yandanda., 
Umutlarını umudumuza bağlayanlar vardı
Çaresiz düşkün ve yaralı olanlar.
Bir cana can oluşun huzuru olabilmek
Yetebildiğin kadar.. 
Gönlüm ve ruhum git desede
Vicdanım kal dedi.. 
Sonsuza dek kal dedi.. 
Uçurumun kıyısında iki elimi yanlara açarak, 
Gözlerimi kapatıp bıraktım boşluğa.. 
Kendimi bıraktım umutlarımı bıraktım.. 
Artık ne eski gençliğim ne hayellerim kaldı
Kocaman tükenmiş yanmış kül olmuş umutlar
Herşey ufacık ayrıntılarda gizli
Bir dönemeç ten dönerken 
Verdiğin kararda gizli. 
Hani kıldan ince kılıçtan Keskin bir köprü var... 
Ya düşeceksin.. Ya geçeceksin.. 
Tercihini yapıp kesilip biçilerek.. 

Oyy sevdası yaralı
Oyy tükenmişliğin ve terk edilmişliğin
Acısı.. 
Hep sendeydi yüreğim.
Düşün sana! 
Gökyüzü masmavi ve açık rüzgarlı
Uçutmamı uçurtma çağımda. 
Rüzgara gökyüzüne küsüp. 
Sende kaldım.. Parçaladım süslediğim
Gözüm gibi baktığım rengarenk uçurtmamı... 
Ahmet arif ne demişti
"Can benim düş benim ellere nesi"
Sözde tercih benim. 
Mücbir sebepleri saymazsak eğer. 
Bizede ancak bukadar olur yol haritası 

Bir yanda tükenen umutlar
Bir yanda yeşeren sevdalar
İki ara bir derede kaldım çoğu zaman
Su ikiside bakınca
Biri ısının etkisiyle buharlaşmış
Diğeri gürül gürül çağlamış
Aşmış dereleri. 
Yaşamak işte ikiside.. 
Biri hoyrat başına, biri yanmaya mahkum. 
Yüzümdeki çizgi olmuş
Hatta derim deki döküntü 
Çaresizliğin imzası işte daha ne olsun. 

İyi kötü bir hayat
Şikayet yok olsa nolcak ki
Yaşanmış bitmiş.. 
Küllerin içinde alev aramak gibi
Kısa süre parlayıp sönmeye mahkum
Son çırpınış son pişmanlık misali
Ölünün arkasından yapılan ağıt gibi
Giden gitmiş tükenen tükenmiş.. 
Bir ömür böyle geçti, 
Allah pişmanlık vermesin.. 











13 Haziran 2020 Cumartesi

Karamanın koyunu

Dedi ki;
Bir yiğit ki, 
Elini kaldırmadan 
Devrildi söğütler.. 
Heybetinden güneş dahi saklandı buluta.. 
Bende gördüm dedi, 
Bunlar nedir ki 
Er meydanında yiğitler yıkıldı 
Beş'er on'ar saldırdılar çelikten serhaddi.. 
Kurşun dahi işlemez... 
O olmasa dedi halimiz pek yamandı.. 
İşler yürümez di.
Herşeyi biliyor herşeyden anlıyor. 
Aman Allahım! 
Sahimi dedim.. 
Gözümde canlandırınca insan değil dedim heralde.. 
Hemde nasıl böyle yiğit 100 yılda bir gelir., 
Allahın bir lütfu inayeti! 
Bire beş beşe on eklenip gitti. 
Kartopu yuvarlandı çığ oldu aktı
Aklımda durdu izahımda.. 

Uzaktan geldi bizim takım elbiseli.. 
Baktım bizim gibi etten kemikten.. 
Sadece biraz havalı kaf dağına gitmiş mesela,. 
Sonra Hüd hüd kuşu yumurtasını bulmuş.. 
Satıyormuş isteyene, , 

Boyundan iki metre büyük işler deydi aklı belli. 
Bizimkiler görmek istedikleri kahramanı yaratmışlardı bile.. 
Her insan gibi bir kahramanı vardı gözünde. 
Ne söylense nafileydi.
İçimden dedimki;
Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu.. 

12 Haziran 2020 Cuma

Kelebek etkisi

Sanat Sanat içinmi,Sanat toplum içinmi? 
Bir göl kenarında koyunun kuyruğunun dereye değip değmediğini tartışıken insanlar.
Cellat kınından çekip kılıcını,adalet dağıtırken,, 
Savaşlar oldu ülkeler ülkelere karşı. 
Hepsi haklı hepsi masumdu. 
Ganimetler bahaneydi.. 
Son anda en çaresiz nefeste.
Aşağıdan yukarı çıkan sıcaklıkta.. 
En uzak iki uç insan bile pişmandı,. 
Hayatı evreni dolduran kütle hiç boşluk olmadı. 
Kelebeğin kanat çırpışı yayıldı dalga dalga, 
Kilometre uzaklarda yıkıma neden oldu. 
Komik gülünç ürkütücü 
Çağlar açıldı çağlar kapandı.
Bugünün aklı yarına tuhaf geldi. 
Bunlar maddede olan etkisi kelebek etkisi.. 
En basit en sıradan. 
Birde heyelan vardır ruhlar larda, sineye kazılan, 
Sözler vardır;
Savaşlar başlatan savaşlar durduran. 
Önce yıldırım Çakar sesin habercisidir çünkü. 
Tarifi mümkün olmayan bir cümle bazen;
Kocaman kitaplar anlatamaz, 
Bir film izlersin bir cümlesi dokunur.
Şahdamarıdır kelimelerin yakalanmışsındır. 
Açıldıkça açılır zihinde neler neler düşündürür., 
En son yüreğine oturur. 
Bakışlar vardır sonra... 
Deryalar denizler görürsün. 
Elini uzatırsın tutmak için okadar yakın sanırsın, 
Sonra uzaya çıkarsın hala tutamadan. 
Öyle yakın, öyle uzak.. 
Mesafenin zamanıda büyüsü bozulur,
Gerçekler meydana çıkınca.
Bir aşk vardır meydan okumuş aptalca, 
İnsanlara, zamana topluma hayata karşı. 
Azim olmuş zafer olmuş yangın olmuş. 
Önce sevip sonra dövsede.
Budanmadan meyve vermemiş. 
Acısı saklı kalmış. 
Yinede meydan okumuş adım aşk demiş. 
Baş eğmem gönül eğlendiren sevdalara. 
Aşk bile sorarmı kendine.. Acaba
Herkes rahatında uyurken, uyutulurken.. 
Sevdalara rüyalara dalarken yapmacık ta olsa.. 
Değdi mi kanlı bıçaklı ölümüne tutsak aşklara.. Değdi mi.. Diye sorarmı? 
Hersey dere kenarında uzanmış tek derdi koyunun kuyruğu.. 
Ha değdi, ha değmedi.. Olmak vardı.. 



11 Haziran 2020 Perşembe

Anlamadım!

Hayat uzun., yol uzun, bu fani bekada.
Yolmuyum yolcu muyum anlamadım.. 

Hicran sarınca yarelerimi bir tabip aradım, 
Dertmisin yarama dermanmı anlamadım.. 

Gece gündüz saat saniye derken akıp gitti ömür
Cihanda gerçek miyim hayalmiyim anlamadım

Genetik çözülmedi daha Evren var Evren içinde
Tohummuyum ağaçmıyım,anlamadım. 

Gök kubbeyi direksiz tutarken ayakta, 
Yerdemi göktemi içimdemisin anlamadım. 

Karınca mimarisi,yarasa sesindeki ultrason
İçgüdümü akılmı sırmı anlamadım. 

Bugün,yarın bir saat,bir sene sonrası. 
Planmıyım tuzakmıyım anlamadım.

Yemek içmek uyumak ve ısınmak hepsi bu. 
Yaşamak basit mi karmaşıkmı anlamadım. 

Yüzüme gülerken yokluğa sürükledin. 
Dostmusun düşmanmı anlamadım. 

Bal arıda arı çiçekte gezerken., 
Zehirmisin balmısın anlamadım. 

Bir zaman aklımı aldın başımdan gezdim divane
Aşkmısın dert misin anlamadım. 

kimliğe vakkas yazdılar kemal diye seslendiler
Vakkas mıyım kemal mıyım anlamadım.. 
















Bu gece..

Dilimde bitmeyen,sözler.
Gözlerimde akan yaşlar
İçime sığmayan sevdalar;
Olup taştın bu gece.. 

Ne anladım, ne anlattım. 
Bir hayaldin baka kaldım
Maziye daldıkça daldım, 
Dönülmezim oldun, bu gece.. 

Düştüm bir diyarı gurbete
Aldanınıp kaldım gülüşlere
Ah ile vah ettim ömrüme
pişmanlığım oldun bu gece.. 

Kapılar açıldı birbi ardına
Birini geçtim biri çıktı karşıma
Gördüm gerçeği yalanı yanyana
Hakikatim oldun bu gece. 

Geçmiş yaşantım geldi gözüme
Eksiklik hatalarım özümde
Kalkıverdim sıratı geçmeye
Mahşerim oldun bu gece. 

Seller gibi çağladım
Akıp akıp duruldum
Kuru bir yaprak gibi savruldum, 
Sonsuzum oldun bu gece. 

Hüzün oldun,sevda oldun,. 
Bir amansız sızı oldun
Çaresiz savunmasız yakaladın
Esirin oldum bu gece.. 

Sen anlattın ben dinledim
Türlü hayallere daldım
Bir güldüm bir düşündüm
Yoldaşım oldun,bu gece. 

Zaman akıp geçti yanında,
Hasret,özlem taşındı vuslata
Gün aydınlandı şafakta
Sabahım oldun, bu gece. 












9 Haziran 2020 Salı

AYRILIK

Sen benden gideli .. 
Neler neler değişti anlatabilseydim 
Dalgın dalgın bakışlarım. 
Ağaran saçlarım, umutsuz çırpınışlarım. 
Ara ara içime doğan varlığını hisseder gibi ışıldayan gülüşlerim.Ya birden yokluğunun tüm gerçeğinin soğuk ayaz rüzgarı gibi yüzüme çarpışı,, 
Aman Allahım! 
Gökyüzü neden bukadar daraldı, ya içimdeki hasret,kocaman bir dünya olup neden taşmak istesin? Anlatmak isterdim... 
Birdaha olmayışının tarifsiz acısını. 
Yokluğunun hiç olmadık kadar koyuşunu.
Keşkerim içinde pişmanlıklarım var birde..
Şimdi yaşasaydın anlatacak,
Kelime ve cümleler biriktirdim. 
En zor şiir ayrılık şiiriymiş biliyormusun, 
İçinde volkanlar var yangınlar, 
Ama yansıtacak kelime bulamıyorsun,
Dilinde yüreğinde kelimeler düğümleniyor..

Hayattan gideli.. 
Kaç mevsim kaç bahar oldu, çocuklarım oldu, rüyalarım oldu ama hiç tutunacak dalım olmadı.
Galaksisi olmayan bir yıldız gibi körkütük ilerledim evrende. Acılı türkülere tutundum,kör kurşunlara geldim.
Basit sade halk türkülerinde seni aradım,sazın mızrabının  melodisinde,ney'in buğulu derin  sisli inlemelerinde gözlerimi kapatıp seni aradım.. .
Kaybedince bilinen kıymet bukadar oluyor işte.. Bağışla.
Sen benden gideli... 
Yüreğimdeki yerin acın içimde bir çiçek, belki tozlu bir raf olacak ama hep içimde bitmek tükenmek bilmeyen arayışlarımda, hasretlerimde ve özlemlerin en saf en doğalında nefesim kadar yakın kalacak. Doğduduğumda hissettiğim sıcaklığım hayatta hatırladığım ilk anım olarak kalacaksın.

Engel olamıyorsun.. Gitme diyemiyorsun. 
Zaman eriyip gidiyor.. 
Kum taneleri gibi kayıp gidiyor, avuçlarından. 
En sevdiğini toprağa kendi elinle bıraka biliyorsun.. 
Zaman dönüyor yaşam devam ediyor.. 
Kabuk bağlıyor yaralar sızılar diniyor,
Bir yanın hep eksik kalsada. 
İnsanın Annesi bir kere ölüyor..




8 Haziran 2020 Pazartesi

İnce çizgi

İnce bir çizgi;
Yaşamla, ölüm
Savaşla, barış
Aşk ile nefret.
Felsefede tartışılmış
Matematikte formüle edilmiş, 
Edebiyatta yazdıkça yazılmış, 
Şiir olmuş,roman olmuş,öykü olmuş. 
İnce bir çizgi... 
Ötesi bir adım ötesi yokluk ve hasret var..
Belkide ölüm.. 
Bir adım ötesi bir nefes sonrası, 
Bilinmezlik deryası.
Doğu ve Batı arasında olduğu gibi..
Sınırları birbirine karışmayan. 
Öteki dediklerimiz.
Kılıç kınından çıkınca;
Kızıl kıyamet kopmadan. 
Baş gövdeden ayrılmadan dinmeyen öfkeler var.
İnsana insan eti haram.. 
Haramla helal arasındada ince bir çizgi var. 
Sıcak ve soğuk. 
İnce ince kar yağıyordu gariplerin üstüne.
Gözlerini kapattı Baba, 
Şömine nin etrafında üç kızıyla közde çayını içerken, düşler ülkesinde.
Kızının kesik kesik öksüğü uyandırdı düşünden, 
İlacını alamamış olduğu gerçeği geldi aklına.
Düşler ve gerçekler göz açıp kapanınca birbirinden ayrılmıştı. 
Dilinden;Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm,türküsü.
İnce çizgi yok aralarında akrabalık var.
Üçünü kefelere koyup tartınca biri birine ağır gelmemiş.
Dost,düşman
Gece ve gündüz
Birbi içinde saklanmış, sağlık ve hastalık. 
Ne zaman nerede nasıl değişecekler yerlerini. 
Devran hep böyle gitmeyecek;gençliğin ihtiyarlığı gelecek. 
Ucuz olacak insan etiyle kemiğiyle.
Toprak gurur ve kibiri yutacak.
Bu böyle sürüp gidecek.
Gün gelecek çizgilerde kalkacak, perdelerde.
Senaryomuzu rolümüzü oynayıp giderken, 
Hayat hep yarım kalacak hep eksik. 
Arkamızdan insanlar;iyi yada kötü dıyecek.. 






7 Haziran 2020 Pazar

Düşünmek ve Anlamak

Ben, sen, o.

Biz, siz, onlar.. 

Şimdi bir masal anlatayım sana.. 

Pireler berber iken. 

Develer tellal iken..

Bu masalın kahramanı yok ama. 

Ben söyleyim halk kazandı,

sen söyle anonim yada,

La edri;yani felsefede bilinmezlik. 

metafizik te  mutlak varlık.. 

Biraz kullan artık verilen beynini.

Yaradan oku dedi ilk emrinde.. 

Tefekkür et dedi,, 

Anlayanlar için bir çok hikmet vardır dedi.. 

Gözlerini sabit bir noktaya bakıp duramadığın gibi,, 

Beynini saplama kör bir noktaya.. 

Bir ağaç düşün.
köküt toprakta,kökü yoklukta.. 

Dalları yemyeyişil çiçekler açarken.. 

Her bir dalı gökyüzünde,
ayrı ayrı yönlere bakan. 

Gövde de bir oluşu. 

Bir nehir düşün dostum! 

Çıkış noktası bir küçük oluk.. 

Katıla katıla taşkın bir nehir oluşunu.. 

En sonunda denizde yok oluşunu. 

Birden başlayıp,kollara ayrılıp,
yine birde son buluş. 
Tıpkı insanın yaradılışı gibi.. 

Tıpkı Hz. Adem den başlayıp,

yedi kıtaya dağılan.,

kavim topluluk, 

Koloni ve şehir oluşumuz gibi.

En sonunda toprakta yok oluşumuz gibi..   

Bu benden bu senden demeyi unut. 

Hz yusuf'u kardeşleri niçin attı kuyuya.. 

Farklı diye, çekemediler kıskandılar.. 


İnsan bu, yoksul da olabilir varlıklıda, 

Ama ikisininde bir gururu ve şerefi olduğunu unutma. 

Birinin az diğerinin çok olmadığını düşün.

Bırak artık öyle gerekiyordu, demeyi..

Benim dediğin herşeyi düşün.. 

Arsa, toprak, bina,Konut.. 

Daha daha dostum..benim dediğin ne varsa.. 

Evlat, eş, anne baba..

Kıyafet. Sahi seninmi?

Senden önce kimler kimler onlara benim demedi ki.. 

Seninse neden bırakıp gittiğini düşün düşün ki 

Bir şimşek çaksın ruhunda, 

Merhamet, vicdan ve şefkatin özüne çağırsın. 
 
Yine herşey sözde kalacak.

Yine yağmur yağacak sonra güneş açacak.
Yine zulmeden zulmünde, faizci kârına bakacak.. 

Yine insanlar ölecek savaşlar çıkacak.. 

Silahlarsa hep üretilecek. 

Kalemler kırılacak sonra..

Okuyup anlamayan cahiller türeyecek.

Ben diyecem yine ormanlar yanmış, bir çocuk daha ölmüş, 

Bir zenci kazara polis kurşunun da ölmüş.. 

O bana.;

-Sana değmeyen yılan bin yaşasın diyecek. 

Ne söylenebilir ki bunun üstüne.. 

Yine benim bildiğim doğru, dersin. 

Yine en iyi! kimsenin düşünemediğini sen düşünürsün.. 

Yine sen ve senin ailen en Soylu, en üstün. 

Ben ise en güzel yemişleri sana sunan toprağım sadece..
işlenmemiş sessizliğim.
Hiç konuşulmamış..
insan eli değmemiş bozulmamış bir coğrafyayım..
Ütapyanın en siyahisi Bilal'i habeş'inkinden olanım hemde.

Şair bu yazdıkça yazası gelir, topumun kanadıkça kanayan yarasıdır. 

Öyle yazmak için yazandan değil.. 

Doğal acemi ve çocuk sudur.

Koştukça koşan asil bir kısraktır,
çatlama dan durmayan. 

Kardeşçe ve hür.
Arada lazım mecazı mürsel ve kinaye. 

Hem manide yazabilirim ki..

Pencereden asması

Mavidendir yazması

Ben sevdim eller aldı.

Nerde bunun babası..

Güzelde oldu. . 

İstenende bu değilmi;

Anlam yok amaç yok..

Sonra demezler mi sanamı düşmüş..

Toplum ve kanayan yaralar.. 

Yazmak sanamı düşmüş.

Ozaman.. 

Gel gelelim masalın sonuna..

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine. 

Uzun uzun yaşamışlar mutluluk diyarında..

Gökten üç elma düşmüş biri anlatana biri yazana biri dinleyene.. 



6 Haziran 2020 Cumartesi

Divan denemesi

Sırrı hüdayı esrardır gözlerin, 
Şaşkınlara dergahı hidayettir.
Nefesi sıhhatte isyan ne mümkün
Dertli gönüllere şifadır gözlerin. 

Badı sabahta esen ılgıt yelleri
Canı cihana değişilmez ruhi fenadır
Sen canı Cananda ararken.. 
Ol şahı cihana hükümdar dır gözlerin. 

Hikmeti Rana müpteladır biçare gönüller
İzzeti takibe sevdalı sineler.
Bırakıp gidersen ahu zar eyler, 
Müptelayı belayı def eyler gözlerin.

İzzeti nefsimi güruh eyledin
Dili fenayı beka eyledin
Bu demde gönlümü Şen şakrak eyledin.
Ol deryayı aleme benzer gözlerin. 

Cevri cefayı senle çekerem,
Kahrı belanı lütfu servet bilirem
Sensiz darı dünyayı zindan görürem. 
Dilberi şuhi ceylandır gözlerin.. 

Akşamdan çöktü bir firkati hüsran. 
Gark eyledi sükuta devri devran
Bir anda açıldı perdeyi esrar
Güneşten ziyade doğunca gözlerin.

Aczı fakrımı mazur eyler
Ervahi ruhumu şakir eyler
Gamı kahrı derdi dünyanın tasasını
Razı eyler bir bakışınla gözlerin. 






5 Haziran 2020 Cuma

Gel

Hayata başlarken,

Aldığım ilk nefes gibi,

Mecburi, zorunlu ve doğal gel.. 

Sabah uyandığımda gözümü açar gibi

Güneşte gözümü kamaştırır gibi,gel.. 

İçimi ısıtan bir nefes., 

Ruhumu,okşayan.

Gülüşlerinle gel.

Bekledim biliyormusun! 

Daha,
karacaoğlan deyişleri,okunurken.. 

Annem babam doğmamış,
Var olmamışken.. 

Seni bekledim
Biryerlerde olduğunu,
bana döneceğin günü hayal ederek. 


Mantıksız ve karmaşık bende biliyordum.. 

Gelmeyeceksin onuda anladım.. 

Söylermisin nerden düştün içime.
Bugün gelir
Yarın gelir diye.
Bir ömür tükettim. 

Bir avuç toprak özetledi hayatı..
Yaşamın kaynağını. 

Sen hep yaşadın ama
Ötme bülbül ötme dedikçe..
daha derinden,
daha bir tutkulu, ötüverdin.

Söylermisin noldu sonra? 

Kim kazanırki kaybeden olduğu müddetçe.. 

Gel, dön dedikçe gidişine noldu.. 

Şimdi gelsende boş gelmesende..

Yinede sana bir sır vereyim..

Fırsat bulursan yinede gel. 

4 Haziran 2020 Perşembe

Olmayan mutluluk.


Şu yapraktan süzülen,
Damlara bak dedi;
Doğan güneşin güzelliğine. 
Hatta birde,
Nemrut dağından izleyelin,
daha canlı ve yakın.. 

Denizlerimiz dedi,
Büyük bir nimet. 
Hangi ülkenin üç köşesi denizlerle çevrili? 

Dört mevsimin,
tam tamına yaşandığı,
cennet yurdum..
Hala mutsuzmusunuz?

Kuşların cıvıltısı..
meyvelerin lezzeti, 
aroma kokusu sonra. 
Mutlu olmak için,
o kadar neden varki.
Mutluluk insanın içinde olmalı.  

Uzun,yorucu,
İnşaat işçiliği sonunda.
ugrayıp çay içmek istediğim,
bir çay ocağıydı.. 

Haklısınız dedim efendim.. 

Mutlu olmak için okadar neden var ki! 

Hem neden mutsuz olayım ki.. 

Bir yara daha eklenmişti ruhuma.
Çaresizlikten öteye, 
Anlaşılmamışlık. 

Birden dalıp gidesim geldi okyanusa.. 

kimse göründüğü gibi değil.. 
Urfa'nın özlü bir sözü vardır hani.. 

"Dışı seni, içi beni yakar"

3 Haziran 2020 Çarşamba

Tanımasaydık?

Gökyüzünden bakınca yer yüzene.. 
Karınca sürüsü kadar insan topluluğu arasında.. 
Bunca bayır, ova çayır.. 
Sıradağlar. 
Kavimler obalar ve ırklar.
Toplum ve sosyoloji içinde.. 
Bilim ve felsefe içinde.. Reform, rönesans inkılap devrimler olurken. 
Yağmurlar yağarken dereler taşarken.fizki ve beşeri haritalarda sınırlar değişirken.. Freud gençlik çocukluk dönemleri ele alırken.. Yaşlanıp ölüme uzanan hayat serüveni içinde.Tolstoy savaş ve barışı yazmamış, Dostoyevski yer altından notları.. 
Aşk Romeo ve Juliette kaldığı günlerde.. 
Kerem aslıya, ferhat şirin'e yazılmıyordu daha.. 

Sen ve ben ayrı iki dünya.. İki uç nokta kuzey ve güney.. Yeryüzündeki en uzak mesafe kadar uzak ve soğuk.. Antarktika'da  bir buzdağı,nesli yok olmuş bir tür olma ihtimali varken.pi sayısı bulunmamış. Dünya öküzün başında tepsi içinde soylulara sunulurken..spartaküs ilk başkaldırıyı yapmamıştı, haliyle adettendi kölelik.. Selfler ve prensler, yeniçeriocağında isyan çıkarmamış genç Osman hiç katledilmemiş olsaydı.. Keşke olmasaydı dediğimiz diyeceğimiz tüm olaylar fizik kurallarına rağmen oluştu oluşuyorken.. 
İki çaresiz insan yine sen ve ben.. Değiştirebilir miydik nakıs talihimizi.. Habille kabili kardeşçe sarılmasını sağlayabilirmiydik ki.. İlk kan akmamış kendi kendi türüyle savaşmayan bir insan topluluğu kurabilir miydik. Ve en önemlisi! 

Düşündünmü hiç başını avuçlarına alıp.. Ve sordun mu kendi kendine!Sahi hiç tanımasdık birbirimizi... Dediğin oldumu... 

Çelişki

İnişler ve çıkışlar. 
Basit ten karmaşığa sıralamalar..
Evren ve hayat
Karmaşık ilişkiler. 
Baştan ayağa aldanışlar, aldatmalar.
Yalvarış ve varoluş
Kaygılarım var düşüncelerimde. 
Hepsi iç içe.
Fonksiyonlar türev yada integral.. 
Ya çapraz bağlar.
Yanlızlık ve toplum
Var ile yok arasındaki kalıtım. 
Nerede başlayıp nerede biteceğini kestirmeden.. 
Akıp gıden bir zaman. 
Sen ve ben
En önemli mesele. 
Kazandım dediğin de kim kaybetti. 
Canım acıdı! 
Ben iyiyim ama,dediğimizde. 
İşte hayat ve algoritması. 
 Ağlamak ve gülmek
Ölüm ve yaşamın kısaltılmışı. 
Nereden nereye bukadar da olmazki. 
Aç ve tok
Birbiri halini anlamaz ki;
Biri der başıma yağdı kar, 
Diğeri der günaydın sabah oldu. 
Hayal ve gerçek
Az önce dediğim zamanlar. 
Yani bir varmış bir yokmuş misali. 
Doğmayan pişman., doğan bin pişman.. 
Taş pirinçten fazla olunca., 
Ayıkla taşın pirincini.




2 Haziran 2020 Salı

ARAYIŞ

Yandık, yanıyoruz yandılar.. 
Bir çırpınışdı bizimkisi 
Derinleştikçe girdaplaşan. 
Bataklığın soğuk ve sıcak tatlımsı çekim gücü
Yakınlaştıkça bir okadar uzaklaştıran.
Sevdik,seviyoruz sevdiler bir okadar insan.. 
Geldiği gibide gittiler.. 
Akıp gıden zaman içinde nereye ve nezaman düşeceği belli olmayan bir yolculuk..
Senmiydin,benmiydim onlarmıydı..
Gökyüzü çatısı altında, 
İçimizde korkunç bir yaşama arzusu. 
Görünüşte ayrı,gerçekte aynı birbirimizi tamamlayan bütün. 
Gelde izah et çelişkiler içindede bunu..kök ve dal desem.Sende bilim ve felsefe desen;
Herkes kendince bildiği kadar anladığı kadar anlatsa hayatın anlamını. Duyguları ve istekleri bitmek tükenmek bilmeyen, , 
Biraz kırgın biraz yorgun ufukta güneşin batışı, böğrüme son nefesi andıran tükenmişlik. 
Direnmelisin diremmeliyim direnmeliler.. 
Diyen bir ses uzaklardan ama sadece bir ses, 
Yankılandığı duvarın oluşumunu bile bilmeden. 
Umudunda tükendiği bir boşluğu nasıl anlayabilir ki? 
Belki yarın belki yarındanda yakın diye diye beklemekten tükenen umutları.