Vakkas Dündar
Kelimelerdeki hazineri keşfetmek için kişisel şiir ve öykü denemelerini yayınlayacağım.Tamamen kişisel şiirlerimdir. Edebiyat ve şiir paylaştıkça güzeldir.
22 Şubat 2023 Çarşamba
Deprem
27 Eylül 2022 Salı
Elim sende
Şafak sökecek güzellikte,
Bir dünya var paylaşılamayan.
Ne sana ne bana yâr olur.
Ama bir güzel ki sorma!
Gayrı ayakta deşecekler karnımı,
Etrafımı sırtlanlar sardı...
Bir gülüşün var ay gibi;
Hep aynı yönünü gördüğüm.
Çizgileri hafızamda kayıtlı,
Cebir bilgim asal sayı;
Yalnız,mağrur ve mazlum...
İfadelerim ise sade bir saflıkta,
Anadolu kokan.,hatta ana kokan.
Bebesi uykuda korkarsa,
Uykusundan uyanan.
Gel etme nazlım bu bahar başka güzel...
Çiçekler açsın rengarenk,
Düşlerimin kıyısında hiç değil
Fırat'ın kenarında doğduğum köyde.
Umutlarım ellerinde gökyüzüne yükselsin
Bir dua gibi bir beyaz güvercin gibi.
Hiç kılıç kuşanılmadan, hiç savaş olmadan.
Bizimde toprağımız olsun.
Çocukça gülüşlerimiz, eskide kalmasın.
Bu destan dillere değil gönüllere olsun.
Sevgi ile şafak söküyor dostum..
Ve bana yol göründü;
Aç Hızır yolları sana geliyorum.
Ya seni gördüm ya göreceğim derken,
Ömrüm geçecek ben tükeneceğim.
Sen ise bir bilinmez, derya ki;
Sonsuzluğa akarak yaşayacaksın.
Bunca acı bunca zulüm derken,
ben dayanamadım gidiyorum.
Bir oyun var hani bilirsin;
"Elim sende" sen kal sağlıcakla.
27 Temmuz 2021 Salı
Yaşam savaşı
Hayat yormazmı sandın,
Bak nasıl döküldü saçlarım,
Ağardı sakalım,
Bırakmadı peşimi kaygılarım,..
Kocaman bir dünya var gezilesi,
Ilgın,ılgıt seher yelinde,
Gökkuşağı var renkli kaydırak gibi.
Benim ise umutsuz bir hayalim var.
Ardım sıra bıraktığım hatıralar gibi.
Yokluğuda yaşadım, varlığı da.
En çok yoksulluğu sevdim hayatta,
Alnından öpülesi, çaresizliği,..
Seni en çok sevmek,boynumun borcu gibi,
Öyle candan, öyle samimi,
Aynı anadan doğma, kardeşçe.
Onca yüce dağ başı dururken,
Kırklar dağının düzünü sevdim,
Orada arındım benliğimden,..
Helyum gazı,balonu çıkarsın gökyüzüne,
Bize sade, gösterişsiz bir yaşam düşsün.
Köpeğin kuyruğu ile savaşı gibi,
Kazananı olmaz yaşamın,
Biriktirdikçe az gelir servetin.
Oysa ne güzel bir serçenin yaşamı,
Daldan dala, bağımsız ve hür.
Tarihin en kapitalist buluşunu,
Lidyalılar icat etmeseydi,
Napolyon para,para ve para demeyecekti.
Ben kendi özümde,sessizliğimde yaşarken,
Yaşamı irmik irmik tırmıkladim,
Eledim unumu astım eleğimi dediğim anda,
Yine yeniden başladı hayat kavgası, mücadelesi,
Kim demiş dünyada rahat var diye,..
Gör bak nasıl döküldü saçlarım,
Agardi sakalım...
11 Haziran 2021 Cuma
Ne olur
Gönül gözü mercan olduktan sonra;
Sen körsün deseler,ne olur...
Kul bilmesede,Halık bilirdi elbet,
Kurt ile kuzu arkadaş olsa,ne olur...
İbrahim Halil ile mancınıkla ateşe atılmışam,
Közde yanmayip,deryada balık olsam,ne olur...
Hakikat şehrini Hızır ile geçmişem,
Sahra çöllerinde,yalnız kalsam,ne olur...
Dost elinden aşk şarabın,içmişem.
Kerbela'da susuz kalsam,ne olur...
Aşık olup cemalin seyre durmuşam.
Cennet'de huri gılman görmesem,ne olur...
Hekime Lokman derman olmadi,yarama.
Dört yanımı tabip sarsa,ne olur...
Hamza pehlivan gibi meydanda kesilmişem,
Eyyüp gibi yaralarım kurtlansa,ne olur...
Yusuf ile darda kalıp,kuyuda yatmişam.
Bir zaman Mısır'a sultan olsam,ne olur...
Adalet diye,Hallaç ile taşa tutulmuşam.
Sineme taş yerine gül atsalar,ne olur...
Vakkas sıfatında diyar-ı gurbette gezmişem.
Ol baki alemde isimsiz yatsam,ne olur...
4 Haziran 2021 Cuma
Ayan olurmu
Gecenin içinden geçtim,
Denizin deryasından,
Sessiz,sedasız,yoksul,aç.
Küreksiz ve sandalsız.
Boğuştuğum karanlık değildi,
İçimi kemiren yalnızlık.
Kaç hüzzam şarkıda başım döndü,
Kaçıncı pişmanlığım bu,
Kaçıncı ayrılığım.
Sana ayan olurmu...
Mavi patiska yollarda yürüdüm,
Saatlerce ve yorulana dek.
Sonra merhem diye tuz bastım yarama,
Acımı dindirmek için,unutmak için.
Sevdim,sevildim, seviyorum ulan.
Herşeye inat yaşamak adına,
Geçtim feleğin çemberinden,
Yana yana,döne döne.
Kurşunlara gelir gibi.
Dar ağacında sallanır gibi,
Kurt kapmış her yanımı kuzu gibi.
Varmı daha ötesi.
Demem o ki;
Yangınlar sarınca dört yanımı
Gece bende ben gecede kaybolunca,
Yolumu şaşırıp çıkmaza giren de,
Hemde senin için,
Kelimeler ayakta,ruhum serzenişte
Kilometrelerce ötedende olsa,
Sana ayan olurmu...
22 Mayıs 2021 Cumartesi
Savaşlar ve çocuklar
Gök masmavi sonsuzlukta,
Su berrak ve temiz.
Coğrafya ve yeryüzü;
Hepimize yetecek kadar,geniş...
Ya bu göklere yükselen duman,
Uykusunda bombalanan çocuklar
Acı çığ gibi yüreklerde tutsak,
Çünkü zalim güçlü,silahlı.
Mazlum bir ölüme sevdalı,
Elinden birşey gelmez başka.
Fermanı yazılmış,künyesi kazılmış.
Ne zaman ve nerede yakalanırsa,
Dün Suriye'de bugün Filistin'de
Kimliği çalınır,işgale uğrar ve can verir.
Son bulmayacak,dinmeyecek acılar.
İnsanlar dur demedikce,
Vicdanlar güçlüye zalimsin demedikçe.
Sahi kim buldu? kim icat etti?
Silahları, bombayı ve uçakları...
Bir yıldızlı gecede uykusunda uyurken,
Öpülme ve koklanmaya doyulmaz yaşta
Ölüme uyanacak herşeyden habersiz,
Ağlamaya dahi fırsat vermeden,
Paramparça bedenlerinde,anne kokusu.
Herşey tarif edilir, anlatılır da
Kelimelerlerle sözcüklerle,
Hatta resmi çizilir,
Bir yürekte yanan yangın anlatılmaz
Evladını kaybeden anne, babanın
Hemde masumca katledilen,
Uykusunda ,
Gel anlat anlata bilirsen.
O yangını ve acıyı.
Dağ,yeryüzü ve gökyüzü dayanmaz,
Bir insan dayanır,
Çünkü zalim ve cahildir.
7 Mayıs 2021 Cuma
Yansın
Yansın yürek figan ile
Amansız bir hicran ile
Vuslata erdim dediğimde
Açılsın kapılar zindan ile
Güler görünür sinem
Sanarsın bağı bostan
İçerde sızlar yaram
Tabip bulamaz derman
Gel gidelim uzağa
Türlü güller dermeye
Aşka kanat çırpmaya
Garip dostu görmeye
Geçtim çoktan kendimden
İlim irfan ilinden
Hal bilmezler elinden
Yalnızlık edindim vatan
Vakkas sende yana dur
Bir gönüle girmeyince
Derdi derde kata dur
Sonsuz gerçeğe ermeyince
1 Nisan 2021 Perşembe
Sen geldin
Kimbilir ne kadar üşüdü yüreğim.
Ayazda, karda ve kışta.
İklimler değişsede kaldı bu yalnızlık.
Hoyrat başımı vurdum,
Dağlara, taşlara ve yollara.
Ne dindi acılarım ne geçti arayışlarım.
Gök gürledi çaktı şimşekler,
Bir bahar akşamı sanırsam...
Açtı çiçekler ve leylaklar.
Serenat yaparken geçmişe,
Özlem ve hasretle.
Sen geldin, hoş geldin.
İnci mercan dizdim geceye.
Sözlerin hoş, suretin şifa geldi gönlüme,
Açıldı perçemin, nuru değdi yüzüme.
Sen geldin, hoş geldin ömrüme.
27 Şubat 2021 Cumartesi
Bir sor bakalım
Yürümekle biter mi yollar,
Karanlık ve dar sokaklarda
Arkama bakmadan yürürken
İçimden söylüyorum türkümü,
Sessizliğime ortak olsun diye
Korkularımı bastırsın diye.
Bir sor bakalım;
Şimdi nereye gideyim?
En çıkmaz karanlık gecelerde...
Başımı hangi taşlara vurayım?
Ruhumun en asi en şiddetli hezeyanlarında,
Sana gelmişim, sana sığınmışım.
Güneşin,evreni aydınlattığına inandığım gibi,
Sana inanmışım.
Çığ gibi dökülünce üstüme yanlızlık,
Açılınca kabuk bağlayan yaralarım,
Kanayıp sızlamaya başlarsa,
Kim öper anamdan başka,
Acımı dindirmek için.
Bir sor bakalım...
Ne yangınlar, ne fırtımalarda,
Okyanusun en derinliğinde.,
Deli gibi tutunmuşum hayata.
Bu çılgınca yaşamak aşkına...
Taviz vermişim kendimden, prensiplerimden.
Ne anlamsız,ne saçma kavgalar içinde,
Yine kendi kendime yapmışım.
Bir hayat örmüşüm, pişmanlıklar içinde.
Oysa bende kahraman olmak isterdim,
Kızımın gözündeki kahramanlığım gibi.
Bir sor bakalım.,
Şimdi yeniden nasıl başlayalım,
Hiç birşey yaşanmamış gibi, en baştan
Herşey paramparça darmadağınık,
Olduktan sonra.
Zaman daralmış ömür bitmiş,
Ben yeni öğrenmişim yaşamayı,
Yeni anlamışım hayatın anlamını,
Ve yeni görmüşüm gözlerdeki denizi, deryayı.
Bu tutarsız çelişkiler içinde,
Hayatı sorgulayan felsefelerim oldukça.
Kime derdimi anlatayım,
Kim anlar ki beni.
Bir sor bakalım.
30 Aralık 2020 Çarşamba
Gel Artık
Gece, bal mumu zehrini,
Damla, damla akıttı ruhuma,
Anlamsız yürüyüşte,
Başım göklerde,
Bir zamanlar çocuktum,
Genç oldum ve yaşlanıyorum
Uzadıkça dallarım, budandı,
En sonunda törpülendi.
Düşün sana en deli çağımda,
Yer,gök, in ve cin
Yedi iklim, beş kıta
Görülmeye değer beş okyanus.,
Sığarmıydı içime.
Gönül,seyrederken yücelerden,
Bu karanlık çökermiydi, içime,
Çaresiz, eli kolu bağlı.
Bir babaya ağırdır gitme demek,
Önce başını eğer,
Gitmesi gerekiyordu der.
Sessizce, ama yüreğinde,
Özlemlemlerin en babası.
Evi ayakta tutan, kolonlarıdır,
Evlat ise hırçındır, ısırgan otu.
Geldiği yerden uzaklaşmak ister.
Felsefe üretme çağında,
Taze koruk olmuş,
Hep gözü uzaklarda.
Gider birgün bilmediği,
Uzak diyarlara,
Dönmek istesede bir gururdur
Halka,halka sarmış ruhunu.
Ne Baba gel diyebilir,
Ne evlat dönebilir.
Gün gelir böyle ayrı düşersin,
Vatanından, ilinden.
Hasret bir yumaktır,
Şekli farklı farklıdır.
Bir düşün,dul,yetim ve Öksüz.
Ya isimsiz olan evlat acısı,
Ona bir isim bulunamamış.
Oy anam;
Saçındaki akları, özledim.
Sade,duru ve burcu gibi
Yıldız olmuş, günahsız.
Çilekeş bir ömrün sembolü.
Şimdi hayallerde, erişilmez.
Gün geçtikçe benimde,
Kalsiyum, mağnezyum,
Sodyum ve potasyum.
Dengem bozulacak,
İmmün sistem hastalıkları,
Yada, Romatizmam artacak.
Ağrı sızılar içinde, kendi derdimde.
Hayat,film şeridi gibi gözümde,
Canlı ve taze geçince,
Özlediğim ve sevdiğim ne varsa,
Utanmadan ve sıkılmadan,
"Evlerim viran oldu de gel gel,
Halim perişan oldu, de gel gel."
İlkbaharda, tomurcuğun dalından
Yeşermesi ve canlanması gibi.
Gözlerim şafakta hasretle beklerken.
Güneş doğar, dünya ışıldar.
Hayat yeni bir güne başlar.
Paslı gözlerim, titrek ellerim,
Yorgun dizlerim,
Sefil ve perişan hallerimde.
Hiç unutamadığım, bir ömür boyu,
Hasretim,umudum,
Arkadaşım ve dostum.
Gel artık...
23 Aralık 2020 Çarşamba
BİR AŞK ÖYKÜSÜ
İklimleri farklı,
Dilleri farklı,
İki,düşman gezegenin gençleriydiler.
Biri,güneşe en yakın,merkür'den,
Diğeri en uzak,Neptün'den.
Dipsiz kuyularda,
Afrika'da bir kıtada
Kıtlıkta, kıran'da
Bolluk ve berekette görmüş;
Sulak iklimde, çatlayan topraklar gibi.
Birbirini bulmuş iki parça can.
İki yitik sevda.
Nasılda, hasret ve özlemle,
Sarılmışlar, etle kemik gibi,
Yunan mitolojisinde,
Venüsün oğlu eros,
Küçük, zehirli ve kör okunu,
Atmıştı bir kere.
İmkansız,bir aşk olduğundan,
Kavuşmak için;
kimliklerinden,
Gezegeninden vazgeçtiler,
Gel görki, kuşaklar farklıydı,
Bir tarafda katı ve gelenekçi
Bir toplum vardı, kabul edilmezdi,
Aşkları,sevdaları.
Dizine uzandı sevdiğinin,
Gözlerine baktı,
Orda gördü güneşi,
Cihan aydınlandı sandı,
Daha önce yaşamadığını fark etti,
Şark ve garp arası düşman olsa ne yazar,
Bu can, bu ten yaşarmı sensiz, dedi.
Methiyeler dizdikçe, dizdi.
Bir fuzuli daha doğmuştu,
Aşk kargayı bile bülbül edermiş,
Saatler ve zaman orda,dururmuş.
Kız üzgün ve mahzun,
-Kurban olam dedi unutalım,
Yol yakınken dönelim.
Kerbela'da Hüseyin aşkına,..
Derisi canlı canlı yüzülen,
Seyit nesimi aşkına,..
Aşka gark olup kolları, bacakları,
Kesilen.,Hallacı mansur aşkına...
Bizide yaşatmazlar,.
Bir volkan kaynıyordu içinde,
Beyni karmaşık çelişkiler de,
Yüreği aslan parçası,
Ölümden hiç korkarmıydı?
Sevdiğine,zararda gelsin,istemezdi,
Töreleri biliyordu,
Ağacı, dalından keser gibi,
Ayıracaklardı, birbirinden.
Yiğitlik,meydan okuma değildi,
Sel ve fırtınaya karşı,
Aklı başında iki yaralı aşık.
Güvercin gibi hassas ve narin ruhları,
Ayrığında,ölüm olduğunu,
Birbirinden ayrı yaşamanın,
Bir mezar olduğunu biliyorlardı,
Tüm kainat, nefesini tutmuş,
Bir sinema salonunda,
En ağır bir dram filminin,
Son sahnesini izler gibi,
Merak ve heyecanla izliyorlardı.
Ayağa kalktı,
Bir elinde sevdiğinin eli,
Diğerini göklere açtı.
Ey!yüce'lerin yücesi dedi,
Ve tekYaratan.
Dermansız dertlerde varmış,
İyileşmeyen yaralar gibi,
Nasılsa ölüm değilmi,
Bunca kargaşanın sonu,
Sonunda yine dönüş sana değilmi,
Hocayı hızır aşkına,
Bizide sır eyle dedi,
Ya sakla gökyüzünde,
Ya yerin dibinde,
Bir yeraltı şehrinde
Ya,yıldız et bizi,
Ya,iki ağaç et yan yana
Kökü aynı toprata, can bulan.
Yaprak, yaprak gözlerle
Birbirine bakan,..
Bir şimşek çakar gibi,
Bir ışık yumağı belirdi,
Alıp götürdü iki aşığı.
Yıllar, aylar geçsede,
Nerede ve nasıl olduklarını,,,
Ne duyan oldu nede bilen...
Can bulmak için,
Bazen gitmek gerekir;
Herşeyden ve herkesten.
19 Aralık 2020 Cumartesi
Vay kardaş.
Son,gece bükücü uyduğunda,
Dalga kıran,boğulduğunda,
Şiir,suskun kara gözlerle,
Mahzun,mahzun bakanda..
Acı ciğere işler.
Kor,kor yanan alevde,
İki,karataş arasında,
Güzelim,sarı buğday öğütülende,
Yüce!dağbaşının karı,
Güneşte irmik, irmik eriyende...
Ne hoş çağlar sonra,ırmak olup.
Lezzetli hoş bir yemek olur,
Ekmek olur...
Çünkü,acısıyla kavrulmuştur.
İşkencenin en ağırını,ruhunda çekmiştir.
Vay kardaş...
Bacası yok yüreğin,
İçten içe,alev alır, dumanı tütmez.
Karacadağ pirinci gibi,
suya doymaz olur...
Bilirsin,bir yanım,ırgat eli altında,
Güneşin koynunda, çukurova da,
Pamuk işçisidir.
Acısı,ellerinde değil,
Boynuna,kuşakla bağladığı,
bebesinin, ağıdındadır.
Umudundadır, hayalindeki gelecektedir.
Anadolu'nun en ücra köşesinde,
Bir köy okulunda,,,
Körpecik çiçekler, açar.
Renkleri gökkuşağından,
Herbiri derya deniz ufuklar da,
Sonra yıllar geçtikçe,
Sağ, sol, kuzey,güney,
İklimleri farklı, boy ve kabileye,ayrılıp.
Yollar açılacak, herbiri bir yöne.
Ve savaşlar çıkacak,
Kandan, alevden,intikamlar.
Sevgi ilaçtı oysa, kardeşlik bir ormandı.
Yandı, bitti, kül oldu.
Vay kardaş.
Seni gördüm, ne çok sevindim.
Bu hayatta tek dayanağım.
Dostum, arkadaşım sırdaşım.
Taş çatlarda,senin yüreğin çatlamaz.
Bir sen bilirsin,
"Oy anam"dediğimde.
Bir nefes çekişimde içime.
Bir kalp attıkdan sonra.
Kanım,vücudumda,
kaç bin kilometre yol kat eder.
Ağıt olur, en uzun dengibej.
Dilini bilmesen de, acısı feryadı,
Sarar ruhunu.
Ve sen gelirsin aklıma...
Büyülü bir gezegende, tekrar seninle,
Herşeye,en baştan başlarız.
Bu rüya,bitmesin derken.
Kırk haramiler,
Eşkiyalar türemez olurmu,
Seni,benden alıp götüren.
Hasret kokmasam olurmu,
Acı saf bir zehir olup,
Damla, damla dolmasa içime,
Büyülü sözler, dökülür mü dilimden.
Uzun ince bir yolda yürürken,
Aşık Veysel'im gelir aklıma,
"Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eger görsem idi goz ile seni"
İncecik sitemi dokunmuştur sineye,
Sonsuz,karanlıklar içinde.
Aydınlık, karanlık arasında,
Tan yeri ağardığında,
Yıldızlar sönüp, uykuya daldığında.
Bir yer var çok uzaklarda,,,
Adını ve yerini bilmediğim.
Mecnun gibi,dolansanda bir zamanlar,
Sonu yok, bu çıkmazın...
Vay kardaş...
Sana veda ederken,
Hasret ile selam eder,
Gözlerinden öperim.
17 Aralık 2020 Perşembe
Ey şahı cihan
Ey şahı cihan! nedir bu gam-ı figan
Ruhum serzenişte,dilimde hüsran.
Aşk-ı pervane döner,deli divane
Sığdıramaz,cümle cihan-ı gönlüne
Firgat-i gurbettir,ruhu arş-ı âlada
Bedeni tutsaktır, güruh-u belada.
Nazar-ı değer,tüm ömr-ü fena ya
Bulunmaz bir sıhhattir mülk-ü beka ya.
Bırakma beni darı dünyada avare
Tut elimden bırakma bi-çare
Bir can ki aradı mülkü saadet-i
Bulamadı dünyada huzuru vahdeti
Gel artık, bekletme ruhumu araf-ta,
Gönlümü Şen eyle, kavuştur didara.
Çün ola devri alem senden,ol dersen ola
Kıl Kanaat bu adem-e, ersin huzura.
Bi-çare gönüller sana gelir Murad'a
Bir vakkas değil, binlercesi kapında.
11 Aralık 2020 Cuma
Ya tutarsa.
5 Aralık 2020 Cumartesi
Küçüktük hemde küçücük.
Küçüktük hemde küçücük
Kardeşler içinde bir kahvaltı sabahı
Birbi gülüşlerimiz de mutluyduk
Sofaramız çok çeşitli olmasada
Sıcaklığımız yeterdi odamıza.
Cihan şumul devletlerden habersizdik
Büyük balık küçük balığı yuttuğundan
Kan dökülerek imparatorluk kurulduğundan
Sevdalar filizlenmemişti yüreğimizde
Ayrılık, hasretlik nedir tanışmamıştık.
Dağılmamıştık çil yavrusu gibi uzak diyarlara
Geçim kaygısı nedir daha bilmiyorduk.
Zorunlu göçle gitmemiştik uzak diyarlara.
Kavimler göçünü öğrenmemiştik
Hangi boydan, geldğimizi bilmiyorduk.
Hala, acılı ırmaklar tatlı su taşıyordu
Yaralı yürekler nasıl gülüyorsa öyle
Gel zaman,git zaman...
Yaşayarak öğrendik hayatı
Diplomalı genç olduk,tahsilli
Acılar biriktirdik nefeslerimizde
Kirlenmiş bir hayat,
Masumiyet ten öteye
Güvensiz bir toplum içinde
Keynesen maliye politikaları
Fast food yiyeceklerle obeziteyle mücadele
Kapital sistemin ekonomik dengesi
Serbest piyasa da belirlendi.
Gezen tavuk yumurtası arar olduk
Hormonsuz doğal gıdalar.
İlerledikçe gerileyen bir yanımız oldu
Geçmişe hasretle bakan gözlerimiz.
Nerden bile bilirdim? Değilmi.
Herşeye veda ede ede
En sonunda hayata elveda diyeceğimizi
Biriktirdiği miz serveti yer üstünde bırakıp
Yerin altında kalacağımızı.
Serveti Fünun edebiyatı bunun için miydi
Fuzuliden, mevlana dan beyitler
Deyimler ve deyişler neyi anlatıyordu.
Annem hasta yatağında,son saatlerinde,
Elini kaldırıp elvada ettikten sonra
O son bakışlar zihnime kazındıktan sonra...
Hangi fizik, hangi kimya,
Kaybetmenin acısını teorilerle,deneylerle
Gösterebilir ki;
Kaç bilinmezli denklem olur matematikte
Hangi formül sonuca ulaştırırki.
İşte fiziğin metafiziğe geçtiği nokta
Kara delik denilen girdap.
Dostum oldu hayatta candan öteye
Ayrı dünyaları yaşarken
Aynı duyguları aynı düşünceleri paylaşan
Birbirini bir bütün olarak tanımlayan
Coğrafyamız ayrıda olsa
Ayrı dilleri de konuşsak,
Aynı denize akan iki nehir gibi
Sonunda birleşen.
Sevdalarımız oldu sonra
Nesilden nesile aktarılan
Süte su katılmayan zamanlardan
Destansı uzun ve kavuşulmamış
Hep bir yanı eksik kalmış
Ya ben geç kalmışım hani
Ya o erkenden gelmiş
Birbirini hiç bulamamış iki yitik sevda.
Belki ondan efsane olmuş
Yüce dağların zirvesinde kar olmuş,
Üşümüş ve yanlızmış,
Dilden dile anlatılmış.
Ne ben ona açılmışım
Nede o bana anlatmış sevdasını
Gizliden gizliye yanıp tutulmuşuz.
Sıdkı babanın bu deyişi efkarımız olmuş.
"Azm-ı rah eyledim gurbet elleri,
Eğlenme sevdiğim sultanım, tez gel
Bunca muhiplerin yolunu gözler,
Alnı güneş mah-i tabanım tez gel
Sultanım tez gel cananım tez gel"
Fırat nehrinin kenarında
Kumdan kaleler yaparken,
Hayallere dalmışız işte,akşam olmuş.
Küçüktük hemde küçücük
Ellerimiz ayaklarımız alışkın değildi
Bu yollara, bu yaşama,bu hayata
Keşke hep çocuk kalsak.
Tek derdimiz oyuna dalıp,
eve geç kalışımız olsa.
Tek korkumuz, mahçubiyetimiz
Kıyafetlerimizin çamurlu olması olsa.
Deprem
Dönme dolabın en zirvesinde Aşağıdaki hayatlara baktım, Bir yanım azgın deniz, Gökyüzünde dolunay Yeryüzünde paramparça hayatlar Tutmak iste...
-
Şafak sökecek güzellikte, Bir dünya var paylaşılamayan. Ne sana ne bana yâr olur. Ama bir güzel ki sorma! Gayrı ayakta deşecekler karnımı, E...
-
İklimleri farklı, Dilleri farklı, İki,düşman gezegenin gençleriydiler. Biri,güneşe en yakın,merkür'den, Diğeri en uzak,Neptün'den....
-
Gönül gözü mercan olduktan sonra; Sen körsün deseler,ne olur... Kul bilmesede,Halık bilirdi elbet, Kurt ile kuzu arkadaş olsa,ne olur... İbr...