İyi insanlardık;
Sınıflandırmada omurgalı yaratıklardan.
Evrim, devrim teori derken.
Bir garip şekilsiz oldu insanoğlu,
Duruma göre şekil alan.
Yağmur yağdı yer ıslandı
Çiçek böcek saçıldı doğaya
Yeşil vadi, telli oğullarının mı? Seferoğulların mı? Derken..
Hayat ise her zaman güçlüden yanaydı.
Dere tepe düz gittik.
Kıyıdan, köşeden ve patika dan
Yanlızlık bilmem kaçıncı senfonisinde
Ayağım sendeledi yuvarlandım.
Can yücel uzanmıştı yanı başımda
Hoş geldin dedi sevgi duvarına..
Birlikte söyledik"baş ucumda bir sen vardın birde Evren"
Epey ıslandık gökyüzüne bakarak.
Bırakıp gitmelimi?yoksa yeniden mi başlamalı?
Sorular var sorular içinde.
Aylardan kasım mevsimlerden hüzün.
Zamanlardan akşam.
Zehir gibi süzülen karanlığı
Pencere kenarinda seyrederken
Bardağımda çayım, elimde sigaram
Dalıp gitmişim uzaklara...
Hiç bilirmisin tatlı bir tebessümün;
Parçalara ayrılmış,atom kadar tehlikeli olduğunu..
Yoğun buhar basıncının gücüyle başladı
İş gücü emek gücü sömürülmeye..
Yahya kemal boşunamı dedi;
"Artık demir almak günü geldiyse zamandan...
Meçhule gıden bir gemi kalkar bu limandan"
Gidenin gelmeyeceğini düşün,
O güzel anıların hiç yaşanmadığını
Hiç dilsiz bebe olmadın
Ve tek anlayanın annen olmadı.
Bir anda büyüdün bir anda yok oldu herşey
Anılar silindi duvarlardan ve düşüncelerden.
Gece ise hep vardı.
Sessiz sakin pusuda.
Avını bekleyen kurt sürüsü
Kuzuların kokusunu alınca,
Kanlı bir meydan kurulur
Hiç yoktan yem olur körpe bedenler,
Kara koyun meler gelir,
Dağ daşıda deler gelirken.
Dişleri Keskin diye sevinir avcı.
Sen bırakıp gideli işte herşey böyle.,
Nerden tutulur, nerden yazılır amansız acılar.
Akşamdan, geceden ve düşden
Damlaya damlaya hüzün olur
Şair olur, şiir olur, düş olur
En sonunda yalan olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder